Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Aralık 2012 Perşembe

sügara

Sigaramı yaktım
Pencereye doğru yöneldim
Odanın sigara kokmasını sitemiyorum
Gökyüzüne bakarak sigara içmeye başladım
Genelde böyle içerim
Ve bir yıldız kaydı
Yıldız değil di o bir göktaşıdyı
Artık bunu biliyorum
Evet artık romatik değilim
Yıldızlara yani göktaşlarına bakarken
Senin de bir yerde benle aynı yıldıza bakma ihtimalini düşünemiyorum
Çünkü sen uyuyorsun
Evet artık bunuda biliyorum
Asıl sorun
Benim yıldızlara yani göktaşlarına bakarken senin neden aklıma geldiğin
Hani aklıma üç kız gelir genelde
İlk sen biraz ıkınsam diğeri sonra diğeri
Neden ilk sen
Yıldızlara bakarken neden ilk sen
Nereye gidiyorsun

1 Aralık 2012 Cumartesi

uyuşuk

Alerji hastasıyım
Plastik elbiseler giymiş gibiyim hep
Beynimde alerji var genelde
Nerde bir muhtaç çocuk görsem
Kaşınıp durur

Bağımlı gibiyim hep
Damardan almam lazım bazı şeyleri
Vermen lazım bana kendini
Damradan almam lazım seni
Uyuşması lazım artık kalbin
Diğer uzuvlarım yeterince uyuştu

İşte bir çocukları düşünürüm
Birde seni
Hissetiklerim kalbime işler hep
Aynı rüzgarın tozları savurması gibi
Geriye kalan sen ve o masum çocuk

Herşeyde gözlerde biter
Ancak oradan işler kalbime bazı hisler
Bir insanın düşünceleri gözlerinden anlaşılır
Bir o çocuğun muhtaç masum gözleri tesiri
Birde senin eşek gözlerin tesiri

İşleyince duygular kalbe gözlerden
Çığlık atmak gelir içten
Beni yakalamış gibisiniz
Boğazımdan
Muhterem çocuk
Ve pek muhterem hanfendi
Beni öldürmektesiniz
İşkencenin yok böylesi

17 Kasım 2012 Cumartesi

tok karnına

Çocukluğumu yaşadığım yer
Asıl memleketim
Ve bana ilk edilen küfür
Asıl dilim

Araların da içgüzarlık bitmez insanların
Hükmetme çabası
Ve sonucunda en basit ideoloji ile
Tüm insanlara
Hükmedilme

O esnada ağıtlar yakılır
İnsanlar yakılır

Peki kuşlar neden uçar
Git hazerfene sor bunu işte
O bütün sorunları çözer
Nasıl diye sorma
Bu şehrin üstünde uçan az da olsa hazerfenler var
Git onlara sor

Bana bakma
Ben yabaniyim
Seni birgün üzerim diye üzülürüm
Hep gülerim
Ben seni severim
Ama sen beni sevemessin
Sevmek istesende sevemezsin

Asıl savaştığın
Başkasının çıkarıysa
Buradan nasıl bir çıkarımda bulunurun

Ya bok yolunca gitcez
Ya bok yoluna
Şu an öldük dirildik farzet
Ne yapardın
Yine o işte çalışırmıydın
Yine aynı kızı severdin orası kesin

Şu an ölü olduğunu farzet
İnsanları izlemeye başla
Her sokağa bak
Bir zengin semtine
Bir onlar için çalışan kısma
Dirilseydin eğer
Yine çalışırmıydın
Ben sana şunu söyliyim
Asla zengin olamıcağını anlardın

Peki diyelim dirildin
Yine o dizileri izlermiydin
Hani şaklabanı bol olanlardan
Yada  o bol şaklabanlı programlardan
Napardın biliyomusun
Koşup arkdaşlarınla muhabbet etmek isterdin

Öldün dirildin diyelim yine
Yine öyle katı davranırmısın arkadaşlarına
Sırf bir kızı etkilemek için
Arkadaşlarını hiçe sayarmıydın yine
Arkadaşlarını o kadar gereksiz
Bir okadar anlamamaya çalışırmıydın

Kavga etmek istermiydin
Durduk yere birine vurmak
Sataşmak
Çıkar peşinde koşmak
Çıkar peşinde insan eskitmek

Hep üstün olduğunu düşünürdünya hani
Karşında ki atomu parçalasa sikinde olmaz hani
Hala bu kadar gaddar
Kıskanç
Karşındakini sindirememe ve
Hiç yoktan yere alakası olmadığın şeyleri savunurmuydun
Savunduğun şeylerden nefret ettiğin halde

Şuan ölüsün diyelim yaşamıyosun
Napardın yaşasaydın
O sikindirik futbol basketbol maçlarını mı izlemek isterdin
Hiç boşa çabalama
O kadar boş gelirdiki o işler
Konuşucak bir insan bulmak için götünü yırtardın bu sefer
Göz arardın anlamlı bakan
Küfür ederdin o saçma maçlara
Nasıl nerden fanatizmi olduysan bilinmeyen






6 Kasım 2012 Salı

istanbuldan kıçı kırık 1 sokak

hazretleri buyurmuş
emir buyurmuş
zekiysem kapcaklarmış beni
oysa çak fakirim zekilikten yana

kurulmuş düzen
beyne kilit vurulmuş
tek düşünebildiğim
o dizilerde ki kızlara
kimler vurmuş

ahu meydan
meydan karışık
yandaş olmadığını söyleyenler
onlardan daha karışık
egoizm hiç bitmeyevek
o yüzendir bu karışım
bir petrolden daha geliri vardır
egoizm
petrolün köküne kibrit suyu döker
bu yüzden değil midir
katliamlar
ve de dinsiz yakarış

meydan alabildğince dolu
insnaları engellemenin 1 yolunu bulmalı
meydana değil insanların beynine beynine
dökmeli betonu
betonu dökkki
iletişim sağlanmasın
insanlar arasında,
meydan alabildğince
görkemli
bir sis yükselir
sırrı biber den mükellef
soluksoluğa meydan
kıçından solar gibi
bu cesareti nerden bulur bu insnalar
tanrı yer yüzüne iner gibi

Pe n Neden

Belki bir martı olmadığımdan bu böyle
Belki uçsaydım herşey çözülürdü
Şu an göt üstü oturup üzülüyorsam
Evet üzülüyorsam
Kanatlarım olmadığındandır
Olsaydı kanatlarım
Uçsaydım gökaşırı

Onu her düşündüğümde
Gözleri aklıma her geldiğinde
Onunla her konuşmak istediğimde
Uçup bulutlar arasında
Şeffaf bir şekilde
Ruhumu arındırır gibi uçsaydım

Sevmeseydim seni be
Ha daha güzel olmaz mıydı
Olmaz dı,
Oluyo
Her kanat çırpışımda,
Ağlamak gibi olsaydı
Kanat çırpışları,
Her çırpışım bir ağlamaya değseydi
Gel gör ki ne ağlaya biliyorum
Ne de kanat çırpabiliyorum
Sadece seni seviyorum
Uçsam kurtulcam
Kapan mıdır aşk
Ölüm müdür aşk
Tutsaklık mıdır aşk
Aşk kusmak mıdır bulutlara
Aşk yani her şeyin boka bulanmasıdır
Bulutlara kusmak gibi

3 Temmuz 2012 Salı

Yakamozların kan rengine dönüşmesi gibi
Birden günün güzeliği alaşağı oldu
Ayrı nefes almadığım arkadaşlar
Kahpevari sattı beni
Sitemdir bu hissettiğim
İnsanlar birbirlerini rencide etmek adına
Nasıl olurda bu kadar çabalar
ve nasıldır bu tersine gidişler
Fellik fellik çırpınışlar bir yana
Bu kadar soğuk bakışlar
Ne ara üredi
Varlığımın sebebi sevgi
İlk defa sendeledi
Ama bırakmak yok
Kin duymam insan olmamam için fazla yeterli
Dünün bugünden bu kadar farklı olacağı
Aklımın ucundan geçmezdi
ve de yüreğimi bu kadar sarsacağı düşünülemezdi
Demek ki fayları sadece yeryüzünde değil de
Kalbimimizde de aramak gerek
Bazı yerler çok ağır sancılara mağruz kalıyor
Bunun da sebebi sevgiye atılan tokat olsa gerek
Bunun da çözümü bir arkadaş oldu
Bir otostop çektik kamyon arkası bize ilaç oldu
Dolunay ayakta tuttu bizi
Hemşo bizi garaja bıraktı
Dualarımızla devam etti yoluna
Bizse tüm rahatlığımızla yolumuza devam ettik
Bunun da bir bedeli vardır elbet

Tamam deniz güzeldi
Ege'ye aşık olmuştum zaten
İnanılmaz bir sevinç
Tadılamaz duygular
Doğaya dair herşey çok güzel ve kusursuz
Tek sorun var oda insanlar
Rekabet başladı ilk
ve ilk arkadaşlık bozuldu
Sonra saygısızlık başladı
Bu sefer benim arkadaşlığım yandı
Geri planda bırakılmam ve örselenmem
Üstüne haksız gibi görülmem
Sevgiye dair ne varsa sarstı bende
Eğer istenmeyen bir kişiysem
Bir iki kuru selamla ozaman hiç ilgilenmem
O zaman bakışlar zaman kaybıdır
Anlam yüklenmesi gerek bakışlara
Mekanda anlamsızdır
Mekana anlam kazandıran arkadaşların
Duygularını yitirmemesi gerek
Aman efendim kalbim harbiden Ege de kaldı
Yanıyor efendim kalbim
İçimde ki irin kahpelerini azad edelim
İki kuru selam zaman kaybıdır efendim
Arkadaşlık iki kuru selama tabi tutulamaz
İki kuru selam gereksizdir efendim
Ama arkadaşlarla çekilen otostop hiç unutulamaz
Doludur içi,bir samimiyettir bu
Yanıyor kalbim efendim
Egeyi döksen üstüme soğutamaz
Varlığım kendime sebebim
Bu düşünceler sökmekle durdurulamaz
Gömlek yanlış yerden düğümlendi bir kere
Artık yok olamaz eski samimiyet
Ağlarım soyut kimse göremez
Ama bağışıklığım var aldanmışlığa
Aldandı onlar
Ve insanoğlu aldandı yine
Asıl derdim bu saçma duygulardan bir an önce kurtulsunlar
Aman efendim
İnsanlar yalnızlıktan kurtulsunlar

14 Haziran 2012 Perşembe

Sazın telleri
Yağlı urgandan
Her tınısında
Bir yiğidin ölümü
Hissederiz cesareti
Ölüme haksız güdümü

Gençler toplanmışlar
Sayıları az yürekleri yüce
Diğer gençler telaş içinde
Sayıları çok kalpleri korkuya hece
Toplanmışlar gençler
İsterler eğitimin insancıl olmasını
Tutuklanırlar teker teker
Sebebi eğitim görmek istemede
Yüzlercesi onlarcası içeride
Hepsinin rüyaların da daha dün ki çocuklukları
Dün gibi ana kokusu
Yani artık büyümüşlerdi
Küçük olsalardı zaten kansızlar için ne fark ederdi
Asmadılarmı onyedilerinde çocukları
Tecavüz etmedilermi ufacık çocuklara Pozantıda

Devam edersin yinede
Param yok ama okumak istiyorum dersin alırlar içeriye
Sonra peşisıra
Puşi giyen içerde
Kültürünü bırakmayan içerde
Gülü seven içerde
Bulutlara aşık olanlar içerde
Doğayı seven içerde
Gençler içerde
Yarınlar dört duvar arasında

Gençler dört duvar arasında
Milletin aklı gereksiz projelerde
Eğitim mahpushanelerde oysa
En çileli dersleri
Gençlere tokat atarak öğretiyor gardiyan
Aman canım
Bu nasıl senaryo
Bu nasıl düzen
Bu nasıl vicdan
Yaptıkları . sığındıkları dinleriylede örtüşmüyor
Nurlu olması gereken yüzleri
Cellad portresi
Barışa aç olan memlekette
Savaş çığlıkları
Katliam söylemleri
Öldürmek
Tecavüz etmek
Yakmak
Baltalarla başka öğrencilere saldırmak
Bunlar normaldir öğretileri
Süt bozuk çıkar
Süt bozuk diyen tutuklanır
Lan Allahsız dersin
Gözlerinde belirir adamıın dolarlar
O zaman anlarsın neye taptığını onun

Başlarsın yine devam edersin
Ama gel gör ki
Yarınlar dört duvar arasında
Sabahlar huzura gebe
Gençler insanlığa aç
Ölümler dünyaya yağmur
Ağaçlar ormana özlem
Günler nemli düşüncelerle pert
Vıcığı çıkmış gözler
Ruhsuz bakışlar
Tecavüz edilmiş beyinler
Delik deşik yarınlar
Ölü hissiyatlar
Hayvani arzular
Vahşiliğe aşırı özlem
Kavgalar
Kavgalar
Kavgalar
Çözüm bulmak
Çözüm bulmak
Çözüm bulmak
Saldırılar
Güruh toplum

Ama hala ümit var
Gördüm o gençlerin gözlerinde
Alev alev gençlerin gözleri
Yakacaklar ateşi
Özgürlük kokusu saracak heryeri
Ateşi gören özgürlüğe koşacak
Susuyacaklar insanlığa
Bu sefer bütün vahşilikleriyle
İnsanlığa adıcaklar kendilerini
Ölüm o zaman bulutlar üstünde
Naif hoş gelir
Rahat
Tereyağından kıl çeker gibi
Acı vermeden
Yürek acımadan

2 Haziran 2012 Cumartesi

KAHIR

Gözlerin
Gözlerinin rengi,
Dar ağacı canım
Bakışların idama gebe

Saçların
Saçlarının rengi,
Prangalar eskitir canım
Bir çocuk sabrının zıttı,
Saçının her teli
Birer birer yağlı urgan boynuma
Pas rengi gibi ölüm
İşleyemedim sana

Gülüm
Oluru var bu işin
Gördüm bizi
El ele , göz göze
Şahidim kendime,
Alaşafağın da aşkın
Ölümsüzlük bulmuş bizi
Bağırıyoruz birlikte
Özgürlük bulmuş bizi

Lal olmuşuz
Eşşekler anırdıkça duyulan ilgi kuytuya
Kabartılır kulaklar ıssıza
Karanlıkta yapılan işkencelere atılan okey
Bir çocuk ağlar
Koşarak kaçar yetişkin cezaevinden
Namusu gerisinde
Koşar alnı dağlara dönük
İyisimi canım
Biz çocuk yapmayalım

Gönül istemezmiydi insanı
Olabildiğince hür,
Varolsun insan
Bizim aşkımızla canım,
Sevdamız şimdi ormana gebe
Ruhu elinde bebenin
Kalbi elinde bebenin
Şimdi kusursuz olmalı insan
Şimdi özgürlük değerini bilenin

Su gibisin canım
Hayat verdin bana
Dökmedim seni olur olmaz
İçtim seni
Vardım sana
Şimdi aşk biziz canım
Şimdi aşk su gibi
Başımız dik yürüyoruz
Hazırız kahpe yangınlara en ala kafa tutmaya
Söndüreceğiz kahpe kıvılcımları
Akacağız özgürlüğün damarlarında
Aşk olsun diyeceğiz yangınlara
Aşk olacak her yer



Gülüm
Alaşafağında yurdumun
Pardon , zapt edildi yurd
Talan oldu memleket
Doğusundan batısına ayrı bir bela
Kuzeyinden güneyine başka bir afyon
İsyanın rengi kızıl değil bu sefer
Pek bi mütebessim
Pek bi barışçıl
O yüzden artık nazikçe öldürüyorlar
Alaşafağında yurdun


27 Mayıs 2012 Pazar

Vızıltı

Vakitsiz öten insan
Öten ötene
Dedikodu dedikodu
Ard arda peşisıra
Laf laflar
Bir ordan bir burdan
İstanbul fısıltılarla dolu
Yeditepe tepe tepe dedikodu

Meraklar cızıltılar
Kıskançlık hırs
Bağırmalar çağırmalar
Korkunç bir iştah

Kiminin soyuna giydirilir
Kiminin sapına giydirilir
Anlatan kusursuzdur hep
Ya duyar bir yerden
Ya da uydurur bol kesesinden
Bulur kendisine bir maske
Söyler harici gazelden

Kusurlu fısıltıların yanında oluşan
Kusursuz düşünceler
Sonra yürür insan
Aile yürür
Sülale yürür
Devlet yürür
Dünya döner
Piç ürer
Piç doyar
Yiğit ölür



19 Mayıs 2012 Cumartesi

Mezat

Ağaç yaşken eğilirdi
Eğildik büküldük
Garip bir şekil aldık
Ne kendimizi anladık
Ne başkasını

Kurtulanlar oldu
Direnenler oldu
Kendi şekillerini hep kendileri belirlediler
Ama ne yazık ki sayıları pek azdı
Eğilip bükülenlere göre,
Hal böyle olunca kurunun yanında yaşta yandı
Atalarımız çıkar yol bırakmadı bize
Kan revan oldu her yer
Her yer ölü
Her yer yaralı

Çokça ümitler belirdi
Gözlerden gözlere
Çokça insanlar vuruldu
Kuzeyden güneye
Vakit bağırma vaktiydi
Çok soruların yanında cevaplar azınlıktı
Biz azınlığı belledik
Yalanlar mum ışığı gibi önümüzdeydi
Vaatler abartılıydı
Hiç olmamışlardı
Söyledikleriyle uyguladıkları çok farklıydı
Fukarayı doyururken yoldular
İyileştirirken sakat bıraktılar
Verdikleri tohum elde olan toprağı köreltti
Eğitiyoruz diye robot ettiler çocukları
Çocukların ufaklıkların gözlerinde kin

Evet
Eğitim sağlık veriyorlardı
Ama insanlar normalleşiceklerine
Bir leş gibi
Hayattan büsbütün kopuyorlardı
Kök salacaklarına kuruyorlardı
Onca gürültüde inadına uyuyorlardı
Kullanılmak üzere büyüyorlardı
Gidicekleri yollar belirlenmişti
Gömülecekleri çukurlar
Bir an önce elenmeleri için yarışlar
Hayatları bunlara bağlıydı
Bilmedikleri şeylerin peşinde
Hissiyatsız,hayattan bir haber koşmak
Ama oturdukları yerde
İnsan gibi bir varlığın dört duvar arasına tıkılı kalması

Soğuktu hayat
Varolma çabası
Koyulan sınırlar
Edilen muameleler,
Doğuştan savaşcıydık bide
Çoktan doğup büyüyüp ölmüştük
Değerlerimiz
İnançlarımız
Teker teker hazırdı
Hatta aşmışlardı
Evleneceğimiz kişi
Arkadaşlarımız çoktan belliydi
Biz ölürsek eğer yerimize
Bizle aynı konumda çocuklarımız olmalıydı
Onlarda çalışıp bir an önce ölmeliydi
Dünyaya geldiysen eğer ya çalışıcaktın ya da ölücektin
Sana cenneti vaat edenlerin kölesi olucaktın
Kaçış yok
Öyle dicekler sana kaçış yok
Ya deli olcaktın ya da divane
Ya sıyırcaktın ya da pervane
Oysa sen yarım asırlık yaşamını mücadeleye adadın
En azından özgür düşüncelerle var oldun
Açtın
Açıktaydın
Sevgili sana küs
Sakalların isyancı
Zamanla bir oldun binler oldun
Kalpler de heyecan
Ama yine heyezan





17 Mayıs 2012 Perşembe

KATI

Hamurum da suyum eksik bu gece
İlla bişiler eksik olurya hani
Ama bu sefer ki çok can sıkıcı
Çekilmez bir hal
Kurtulup kaçmak gerek bir an önce

Rahatlamak sadece düşlerde mümkün
Rahatlaması gerek aklın
Güzel düşlerde
Mesela kırlarda esen deli rüzgara karşı
Onu alt edercesine koşmanın vericeği haz
Ya da bir zemheri alabildiğince
Onu besleyen kar yağışı ağır ağır
Manzaranın verdiği huzuru
Bir çay yudumuyla gıdıklamak

Hangi manyağa deli oldum bilmem
Kafamın rahatlaması lazım
Düşünmem lazım güzel anları
Sevgilinin yüzünü
Dostları arkadaşları
Düşlemem lazım fukaranın karnını doyurduğunu
Düşlemem lazım doğuyu batıyı
Aklıma gelmeli bişiler
Hamurum katı bu gece

Hangi bağrı yanık kuşu vurdular acaba
Neydi bu bana tesir eden sertlik
Hangi gülü devirdiler de bu böyle
Neden bu sert çıkışlar
Gümlemeler
Hamurum neden katı bu gece
Olmamalı bu böyle
Vuruldumu yoksa bie yiğit daha
Neden bu böyle
Yoksa bir güzel dünyayamı küsmüş
Olmamalı bunlar
Düşlememeliyim bunları
Düşlemeliyim muhabbetleri
Düşlemeliyim güzeli
Neden hamurum katı bu gece ?



12 Mayıs 2012 Cumartesi

Gece Başka

Vakit çokça geç oldu
Karanlık , zifiri
Bi ayyaşlar uyumuyorlardır herhal
Yoksa ben ayyaş mıyım ?

Güneş doğmak bilmez
Doğsa insanların yüzünü görmek istemem
Karanlık aydınlığın başka bi cilvesi
Tiksindiğin zaman insanlardan çok seversin bu cilveyi

Sabahları onlar kin kusarlar
Geceleri ben
Bitmek bilmez küfürler sabahlara benden
Yeterince sevmezler geceyi
Bense sabahları hiç sevmem
Öldürmek yetmez birbirimizi
İşkence etmeli
Varlığı oysa sabahların ayrı bir işkence

Zifiri karanlık olcak , hava ise ayaz
Bide üstüne havlayan köpeklerin sesini ekle
Deymeyin o vakıt keyfime
Doyulmaz nefes almalara
Kendini görür
Kendini dinlersin
Muhabbetin koyusu köpek seslerinine bağlı
Köpeklerin sesleri davul gibi uzaktan uzaktan hoş gelir
Sabah olunca
Bu köpeklerin iki ayaklı olanları
Yani itler gelir bulur beni

Güneş ışınları peydahlanır
Gökyüzü kızılımsı
Kuşlar güneşin doğmasına küfretmekte
Kuşlar öttükçe güneş biraz daha doğmakta
Horozlar hala uykuda
Saatler öter
İnsanlar kalkışırlar yataklarından
Sokaklara dağılırlar
Hepsi ayrı bi somurtkan
Hepsinde ayrı bir telaş
Doğanın bütün güzelliği
Ancak bu kadar görmezden gelinir
Bense küfrederim sabahlara
Bir an önce akşam olsun derim
Karanlıkta gözükmezken insanlar
Ya da uyurken bunlar
Daha bi güzel dünya
Daha bi umutlu




8 Mayıs 2012 Salı

PAYDOS

Görünmeyen prangalar kırılsın artık
İşçiler su içsin artık kanaya kanaya
Borçlu olan patronlar işçilere hüküm sürmesin
Görülsün alın terinin kimden döküldüğü
Dövülsün demir işçiden yana
Gelsin kader bizden yana
Sussun reklamlar komedyenler sahte deikanlılar
Vurulsun davullar işçiden yana

Ey bakışları titremeyen yiğitler
Evet sizler
Sizleri tanımak ne güzel
Kadını erkeği hepsi başka bir yiğit
Aç kalmak
İşsiz kalmak
Fişlenmek
Yolda,meçhul bir şekilde yara almak
Vatan hainleri tarafından vatan haini ilan edilmek
Sahte davalara maruz kalmak
Bükülmeyen bellere koyulan ardı ardına yükler
Hepsine gözü kara meydan okumak
Uyku ne bilmeden
İnsanlık için
Çocuklar için
Dökülen bu alın terleri
Onca çaba
Boşa gitmemeli ölümler
Bu samimiyeti gör Tanrım
Görmezsen bu olanları
Varlığını herkes kötü beller




1 Mayıs 2012 Salı

Senin İçin Sadece Saçmaladım

Sadece saçmaladım
Kusursuzdu saçmalıklarım
İki renkte boyanmış kaldırımlarda
Aynı renkte olanların üstünden basarak gidersem
Senin beni seviceğini sandım,
Defterime çizdiğim noktaları
En kısa sürede birleştirirsem
Senin beni seviceğini sandım,
Yolda yürürken ilk baktığım yerde
Tahmin ettiğim şeyi görürsem
Senin beni seviceğini sandım,
Eğer sakallarımı uzatırsam
Eğer ağaçtan düşen bir yaprağın kaç saniye de yere düştüğünü sayarsam
Eğer senin baktığın yerde bulunursam
Eğer durmadan koşarsam
Eğer geçtiğim yerlerde ki duvarlara vura vura gidersem
Eğer çocukların yanaklarından birer makas alırsam
Eğer çocukların ümit dolu gözlerine ümit dolu bakarsam
Eğer seni görebiliceğim bir yerde sessiz sessiz seni seyredersem
Eğer kulaklığımı takıp dinlediğim şarkılarda seni düşlersem
Eğer en son zil çaldıktan sonra en son okuldan çıkarsam
Eğer kırk kere söylersen kabul olur dedikleri için her akşam kırk kere senin beni sevmeni dilersem
Eğer yağmur yağarken saçımın ıslanmasını sağlarsam
Senin beni sevebiliceğini sandım
Yani,aldandım
Yani sana olan sevgi eylemlerimi bi sana yönlendiremedim
Yine de bekleyiş hiç bitmedi imkansızlıklar katlanırken üst üste

Yaptıklarıma bakılınca elde edilen sonuç beni hiç yanıltmadı
Ama öyle bir sonuçtu ki
Hani kelebekler zaten bir hafta yaşarya
O kelebeğin bir kanadının koptuğunu düşün
İşte aynen öyle hayattan soğudum,

Senin beni sevmemen için herşeyi yaptıktan sonra
Senin beni sevmeni o kadar büyük şehvetle bekledim ki
Seni yaşattığım düşüncelerim kök saldı hayallere
Adı üstünde hayaldi
Sen gelsen hayal denirmiydi

Sonbaharları hayal ediyorum da senle geçen
Seni görmek için koşuşturmacalar,dolambaçlar
Seni görünce yavaşlayan hareketlerime verilen tek anlam
Seni görmenin verdiği sarhoş olmalar

Sustum ben sadece sana
Bütün benliğimle sana sustum
Bütün benliğimle sana susadım
Yangınları söndüremeyişin imkansızlığıyla
Sana kavuşamamanın verdiği imkansızlık beni boğarken her gece
Ben her gece bir kere daha sana aşık oldum

Tanıdıkça daha bi kapıldım sevgiye
Biriktikçe çağlayanlar oldum çağladım
Durdukça volkanlar oldum patladım
Duramadım yerimde
Koştum uç bucak sokaklara
Tanımadığım yerlerde buldum kendimi
Bilmediğim yerlerde aradım seni
Yine seni olmadığın yerlerde aradım
Oysa sen bütün güzelliğinle
Aynaları kıskandırırken
Seni nasıl oldu da bulamadım










28 Nisan 2012 Cumartesi

Olunması Gereken

Şahsına münhasır
Yani ölmüş,
Acılar hep ondan yana

Gönül sarhoş olmak için çabalarda
Gönül ağlamak için avlarda
Sebebi haksızlıklar
Sebebi yolsuzluklar

Haksız yere ölen her insan için bir kerede o ölmüş
Haksız yere ölen insanlar için bir kerede o gülmüş
Ağıtlar dindirmediği vakıt acıları
Küsmüş herşeye
Dağlara sırt üstü
Hasrete gözü bağlı
Acıları kurşuna dizerek
Kaderi eliyle yazarmışcasına
Bütün ölçüleri bozarmışcasına
Gökyüzünü
Denizleri
Efendileri aşarcasına
Eli yumruk
Gözleri ufalanmış
Bakışlar sert
Hedefe odaklanmış
Oraya en kısa zamanda varırmışcasına
En ufak engeli yok edermişcesine
Göz yaşlarını katledercesine
Belkide ölüme atlarcasına
En yanık sesli ozanları kıskandırırcasına
En derinden naralar atarak
Haksızlığı alt etmek
Ölmek
Ya da varolmak asılolan

Aslolan haksızlığı öldürmek
Aslolan kuralları boğmak
Kuralların yitip gidişini izlemek
Kuralların ellerinde yok oluşunu görmek
Şahit olmak buna
Yoksa o kadar sinsidirler ki
Ardından katliamların ardı kesilmez
Ölürsün sülalece
Seni vuran kahramandır kahpe gönüllerde
Aslolan insan değildir o gönüllerde
Aslolan daha uzağa işemektir o gönüllerde,
Kirletmek bütün ruhu
Tüm insanlığı bir virüs gibi bularcasına,
Kirletmek yüzleri
Çirkin yüz hatları sahiplenme arzusu
Çirkin halatlarla boğulma hissi
Aslolan onlarda,ölmeyi haketmeleri için yapmaları gereken herşeyi kusursuz yapmaları
Aslolan benim virane kurşunum
Hedefini adı gibi bilmesi
Bir asi gibi
Bütün düzeni
Bütün yaftalıkları ortadan kaldırırcasına
Bütün endamıyla
Geçtiği yerlerde çiçekler açarcasına hayat bağlayan,

Rüzgarı delercesine
Ardından yağmur yağarcasına
Oluşumun insanın varoluşuna olanı açıklarken
Elde demet demet çicekleri çocuklara atarcasına
Tüm eşitlikleri çocuklara öğretirken
Çocuk ütopyalarının ve baskıların ne olunduğunun bilinmediği bir dünya için
Aşırı sabır ve inançla
Ölümle dalga geçip
İlah gibi bize gösterilen düşmanı yok ederek
Özgürlüğün kollarında vuku bulmak,
Hayat burada başlar ve bu uğurda biterse güzeldir.


Meşk Değil Aşk

Zülüfünün karşısında eridim
Yarin yanakları al,
Zülüfünün karşısında eridim
Yarin zülfü yanaklarına hilal,

Her gece doğdum senle
Bir istenç,bir yakarış,aynı bir hilal,
Her gece öldüm senle
Nasıl bir can veriş bilmem bu nasıl hilal,

Gülmem ağlamamdan daha vahim
Ağlasam susmamdan daha yeğdir
Ağlasam da derler adam değil
Adamlığın kitabı anladım,bana artık farz değil,

Oysa hepsi bir yare virane
Geliceğini bilseler yarin
Olurlar hepsi terane,
Susarlar o vakit anlarlar beni
Bense yare vurgun,yar beni vurduğundan belli,

Yarin derdi merdi yok
Herkes der yarin derdi dünden belli,
Oysa ben ona haber vermeden aşık olmuşum
Bu dert bana bağlanmış
Gari koparsalar ölürüm
Dert sanki bende olmuş bir insan kalbi,

Aşk anladım o vakit
Aynı bir film gibi
Filmde ki güzel,bir başkasına meyilli
Bana ise sadece izlemek düşer bundan gayri
Ama ona hayran
Ona ölümlü
Ona güçsüz
Ona yalnız
Ona münasip
Ona uygun
Ondan ibaret
Onla var
Onsuz yok
Ona bağlı
Ona garip
Ona biçare
Ona dalmış
Onla varmış
Onun için ondan caymış
Onun için kendisine saymış
Ona verimli
Ona onurlu
Ona gururlu
Ona söylediğim bütün güzel nidalar
Onla olduğunda yaşanır bütün film gibi güzel masallar,

Hey gidi Üsküdar
Asıl hey gidi İcadiye
Musallatım her gece sana
Sen bana var diye,

Hey gidi gönül sus artık bari
Seni tanımadan bellesinler iyi
Koysunlar adam yerine bundan gayri.

2 Nisan 2012 Pazartesi

Yalnızlık Gibi

Yaşamaya başlarız ilk andan itibaren,
Zamanla gelişir büyürüz
Zamanla bişeylerin eksikliğini hissederiz,
O eksiklik gün gelir bizi yer bitirir
Her gün süregelmeye başlar
Kendimizi gereksiz hissederiz
Sürekli bir yokluk çeker gibi
Ta ki o sevgiliyi görene kadar,
O varken yanımız da,yalnızlığımız azalır
O varken hatta kendimizi yanlız hissetmeyiz
O yokken gözleri,gülüşü aklımızdan çıkmaz,
Zamanla sanki istediğin almışta gidicekmiş gibi davranır
Bunu bize sürekli hissettirir
Bizde de korkular cereyan eder bildiğin
Kendimizi suyumuz çekilmiş gibi hissederiz
Zaman kullandılktan sonra atılma zamanıdır,
Sevgilinin doymak bitmeyen harcayışları başkalarına yönelir
Sonra yine biz yalnız kalırız,
Yalnız kalmalar ise dünyaya bir virüs gibi yayılır
Milyonlarca yalnızlar ordusu mensubu vardır
Milyonlarca ilk yaşadıklarını unutamayan insanlar vardır
Yalnızlığı çözmeye hiç kimsenin gücü yetmez milyon olunsa da
Milyonlar ezilir bu yük altında,
Oysa ki bunun bizim gelişimimize engel olmaması lazımdır
Böyle oluyorsa eğer bu bizim onu alt etmemizi sağlar,
Çünkü o yalnızlık zararlı bir yabani ot gibidir artık
Bizim büyüyüp olgunlaşmamamızı
Bizim seçimlerimizi yönlendirmeyi
Bizim olduğumuz yerde kalmamızı sever,
Eğer böyleyse yalnızlık alt edilir ancak
Sadece arada bir sızlamasına biz izin veririz ancak
Bizim iznimizle hissedilir ancak
Yalnızlık zaten acıdır ancak

Oysa ki yalnızlık,bir sabah çay içerken
Simitin kokusunun bizi tam uyandırması ile
Çaydan bir yudum aldıktan sonra ki
İhtiyacını duyduğumuz kasvetli bir acıdır

Yalnızlık öğlen bir yerden bi yere seyahat ederken
Otobüste kulaklığımızı taktıktan sonra
Kanımıza karışmış acı bir notanın
Yavaşça,usul usul dinlenmesi sonucu acığa çıkan
Aslında hoş olan,bir acıdır

Yalnızlık gece eve giderken
Siyah poşetler içinde taşıdığımız
Eve vardığımızda kanımıza hızlıca karışıcak olan alkolün
Bize yoğun olarak hissettireceği
İçimize adeta damıtılan,yalnızlık acısıdır
Yalnızlık aslın da bir ihtiyaçtır
Yalnızlık aslın da fırsat bulduğumuzda kendimize batırdığımız bir iğnedir
Acısı geçici
Ama ağlanması şart olan.


27 Mart 2012 Salı

Kendini Bilemek

Geceleri kendimi biliyorum senle
Bir bıçak gibi
Sivri
Soğuk metal hissi
Tam bağrıma basıyorum kuvvetlice
Kanatırcasına
Ahlaksızca
Bu bana vazgeçilmez bir hüzün tadı veriyor
Böyle olmasaydı seni düşünmezdim geceleri

Geceleri sana sönüyorum
İnsanların lanet ettiği bir ampul gibi
Gözde bıraktığın ufak beyazlık
Ama geriye kalan herşey karanlık

Sana içiyorum
Sana terliyorum,
Senden geliyorum her gece
Sokakta bekçiler kovalıyorlar sanki beni
Senden kaçarmışcasına
Ama sana ölürcesine

Hayatın en aşşağılık
Hayatın en pis
Hayat en gaddar
Hayatın en vurdum duymaz kuyularına dalıp çıkıyorum
Her yudumda nefes alıyorum sana
Sen beni duymasan da
Her geceyi adıyorum sana

Yalnız , lanet okumuyorum sana
Hiçkimseye
Suçlu hiç kimse değil
Zaten bir suçta yok ortada
Aşkımı yaşıyorum kendim
Bazen körüm
Bazen sağır
Ama hep dilsiz.

24 Mart 2012 Cumartesi

Susan Haklımı ?

Adam ki düşündükleriyle söyledikleri zıt
Konuşsa cümleleri çıkarlarına zıt
Elbisesi güzel,saçları düzgün,cebi dolu
Gitmek istediği yerde parası yetsin ona yeter
Çıkar dışarıya etrafta işsiz insanlar aç insanlar
Dilencilere verdiği bir kaç kuruşla vicdanını oyalar
Girer içeriye televizyonda yalan programlar birbirinden saçma diziler
Girer içeriye televizyon kutusuna bakan ve birbirleriyle hiç konusmayan insanlar
Oysa o kendisini sadece onlarla konuştuğunda mutlu sayar

Bu adam ki yine divane kendisine
Aşı bolca,göbek tam
Ama durmadan aklı der ona bu zulme dayan
Düşündüklerin karnını doyurmuyor der
Gider ardısıra,yine tokuşur kadehler

Perişan yine, gözlerinden bir damla yaş dökülür
Huysuz biraz,midesi çok doymuş
Düşünür tok karnına çalışan,anasının gözü insanları
Zulmü tam karşıdan izler,bu sefer vicdanı aç
Düşünür düşünürde;
Sağda solda insanlar bilmem ne uğurlar için ölür

Gün gelir varlığına göz diklir,o doymazlar bunuda bulur
Lakin o zaman istediği kadar bağırsın rüyalarında ki gibi sesini yanlız duvarlar bulur
Konuşabiliceği zamanları düşünür,o zaman fırsatım vardı bunları söyleseydim der
Bu sefer tam konuşur keşke önceden konuşsaydım der.



16 Mart 2012 Cuma

Domatesin Patlıcana Olan Aşkı

  Domates kırmızı tenli,kafa kısmı yeşil,huzur verici kokusu olan,her şeye lezzet katan ama yanlız kalamayan biriymiş.Tek kalamazmış.

  Patlıcan ise siyah tenli,kafa kısmı yeşil,tek başına duramayan başkalarıyla takılmaktan zevk alan,aslında her canlı gibi oda yanlız kalamayan biriymiş.

  Lakin bunlar bir türlü mutlu olamamışlar,domates diğer domateslerden bıkmış her yer kıpkırmızı hepsi aynı kokuyormuş,birbirleri arasında rekabet ediyorlarmış bilmem ben daha kırmızyım ben daha güzel kokuyorum diye,kimisi yeşil olunca bunları dışlıyolarmış sen domateslerin adını lekeliyosun diyolarmış.Sürekli aynı tat varmış aralarında.Patlıcanda da durum aynıymış.Her yer siyah sadece kimisi daha iri,kimisi ufakmış,nereye baksalar patlıcan patlıcan patlıcanmış.İkiside artık bıkmış bu monoton hayattan.Bir değişim istiyorlarmış.

 Gel zaman git zaman Domates ile Patlıcanın yolu kesişmiş.İlk olarak patlıcan yan tarafına güneşe selam verirken fark etmiş.Orada kırmızı ama aynı kendisi gibi kafası yeşil canlılar varmış.Aralarındaki tek fark renkleri ve gelişim süreçleriymiş,kafaları ise aynıymış.Onunda kendisi gibi düşünebilen bir canlı olduğunu anlamış ve o günden sonra her sabah onu görmek için can atıyormuş.Domatesde patlıcanın farkına varmış ve bir gün güneşe birlikte selam verip muhabbete başlamışlar.İkiside monoton hayatlarını aralamışlar farklı düşünceleriyle birbirlerinin ilgisini çekmişler.Domates mutlulukten Patlıcana aşık olmuş.Onu görünce güneşin sanki istediği zaman doğduğunu,ondan ayrı kalınca güneşin battığını hissediyormuş.Patlıcanla domates gel zaman git zaman bir araya gelmişler.İkisi birlikte öyle lezzetli öyle tatlıylarmışki bunu gören diğer domates ve patlıcanlarda eş olmaya başlamışlar ama bazı domates ve patlıcanlar kendilerini birbirlerinden üstün gördükleri için eş olmaya yanaşmamışlar hatta diğer eş olan domates ve patlıcanlara kızmışlar,sürekli somurtkan,mutsuz ve de çekemeyen bir tavır sergilemişler.Oysa Domates ile Patlıcan çok mutlularmış,birbirlerini yok saycaklarına lezzetlerini birlerştirip daha lezzetli olmuşlar ve güzel bir ömür sürmüşler.(Tabiki hasat mevsimine kadar ondan sonra bizim midemizi şenlendircekler.)

  Oysa insanlarda böyledir,birbirlerini yok saycaklarına bir olup daha mutlu olabilir,farklı kültürler birleşip daha keyifli hale gelebilir.Hatta böyledir de ama bunu çekemeyenler provoke edenler vardır.Düşünün mesela bir menemen yemeğini içinde biber,domates,soğan,yumurta,tuz yiyecekler vardır.Bunlar kendi başlarına da güzel olmasına rağmen bir araya gelince oysa ne kadar lezzetli bir kıvama gelirler.Tuzsuz bir yiyecek düşünülemez mesela.Bizde doğusu,batısı,güneyi,kuzeyi ile çok lezzetli bir hal alabiliriz.Bu tadı alıyoruzda hatta. Sonra bi bakıyoruz aradan çıkan bazı kişiler bu kıvamın tadını kaçırıyolar.Onlara menemeni tadını sunalım,menemenin kokusu ile onları cezbedelim.Menemenin kokusu ile beyin yollarını açalım ki bizimde tadımızı bozmasınlar.Ne diyim hepimiz menemeniz.

8 Mart 2012 Perşembe

Haydarpaşa Garına Ağıt

   Haydarpaşa bize aşıktı ben Haydarpaşaya,biz Haydarpaşaya aşıktık Haydarpaşa bize.

   Haydarpaşa Tren Garıyla ilk Kocaeline üniversite sınavıma gitmem gerektiğinde tanıştım.Havası çok değişikti.Sanki bana klasik olcak ama beyaz sakallı,tarih kokan,her gidişimde bana hoşgeldin diyen bir yaşlı ihtiyardı ve ben kendini bilen ihtiyarları çok severdim.Sonraları her hafta İstanbul dan Kocaeline giderken ve de dönerken trenle gidip gelmeye karar verdim.Her hafta iki kere Haydarpaşa yı görmek çok hoş oluyordu her ne kadar trenleri tıklım tıklım olsada ve yaşlı teyzelere yer verip iki saat yolu ayakta gitsemde.Çünkü Haydarpaşa yı gördüğümde ona bir selam yollardım oda bana hoşgeldin evlat derdi ama şikayetleri başlamıştı.Bana burada çok dizi film çekiyolar diyordu.Bu insanlar hiç yaratıcı değil yıllardır benden faydalanıyolar diyordu.Ben onlardan kendimi esirgemem ama bir gün gelip ya yine beni yakarsalar diyordu.Ona seni yakarlarsa kendilerini yakmış olurlar dedim çünkü sen onların huzurusun ama bunun farkında değiller dedim.Beni az yakmadılar dedi ama söndürdülerde zaten tamamen yakamazlar dedi çünkü benim ölümden para kazanamazlar dedi.Benim kalbimi sökücekler dedi,senin gibi evlatları benden alıcaklar dedi,benim evlatlarım sizsiniz dedi;trenlerimi boyayarak anlamlandıran,selamını esirgemeyen,penceremden denize bakıp hava alan,bahçemde kuşlarımı besleyen sizlersiniz dedi.Burada ki asıl huzur aslında sizsiniz dedi.Ben sizin enerjinizi nesnel olarak işleyip sadece sizle paylaşıyorum o kadar dedi.Dedim beni bizi senden nasıl ayırcaklar dedim.Haydarpaşa vapur sesleri,ezan sesleri,martı sesleri,insan sesleri eşliğinde bana artık gerçek insanların gelmiceğini buranın huzurunu satın alabileceğini sanan insanların buraya geleceğini söledi ve sizin bana belkide paranız yetmicek sizleri bir daha göremicem dedi,beni otel yapcaklar dedi.Yapmacık insanların yatağı olcam dedi,beni asıl şimdi yaksınlar dedi.Ona kaygılanmaması gerektiğini söledim gün gelir devran döner seni  otel yapanların hakkından geliriz,o günleri belki bizler görürüz dedim.Sende bizle mücadele et dedim.Sonra sustum o zaten çoktan susmuştu,mücadeleyi bekliyordu.

  Vay be Haydarpaşa trenlerinde azmı anılarım var,insanların birbirleriyle doğru düzgün tanışabilip konuşabiliceği imkanların vardı,çok çeşit insanlar gördüm,simitler yedim.Koltuğunda oturup seyahat ederken yazı yazmaya çalışan azmı şairini gördüm.İnsanlar seni nasıl unutcak onu düşünüyom. Tabiki otel olunca seni görmeye parası yetmeyen insanlar.

   İnsan sarrafı oldun Haydarpaşa ama kabul et seni harcamak isteyen insanları sende çözemedin.Neyse para bulmak lazım otobüsler senin iki üç katın Haydarpaşa kendine iyi bak arada sana uzaktan bakıcam ama biliyom sende bizi unutmıcan.
 
   Neticesinde Haydarpaşa bize aşıktı ben Haydarpaşaya,biz Haydarpaşaya aşıktık Haydarpaşa bize.Neticede zorla satılsakta birbirimizi seviyoduk,öncededen sadece benim üzerimden para kazanıyorlardı şimdi artık Haydarpaşanında.

6 Mart 2012 Salı

Afganistanda Kadınlar Günü

  8 Mart Dünya Kadınlar Günü ama aslı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü.


  Bu gün ; yılbaşı,sevgililer günü gibi insanları sırf tüketime yönlendirmek ve sevgiyi bir güne şartlandıran günler gibi değildir.Bu gün bildiğimiz mücadele edilerek kazanılmıştır.


  Tam olarak 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.Bu olaydan sonra kadınların bu haksızlığa karşı haklılığını savunanlar zamanla bu günün dünya çapında kutlanmasını sağlamışlardır.Yanlız 8 Mart Kadınlar Gününün tam olarak anlatılmamasından dolayı çoğunluğun bu konuda fazla bilgisi yoktur.
  
  Tamda bu anlamlı günün yaklaştığı şu günlerde Afgan devlet başkanı kocaların eşlerine şiddet uygulayabilme hakının tanındığı bir belgeyi onayladı.Yani kimi devletler ilerliyor kimleri geriliyor.Nedense şasırdım ben bu habere hatta pek şaşırdım çünkü oraya özgürlüğün paketlenip gitmiş olması gerekiyordu.Ama Afganistan olayında fazla takılmıcam geçicem ama genelde bizim ülkemizde dahil bütün ülkeler gerilemede.


  Önemli olan bizim şu an kadınlar hakkında ne düşündüğümüz ve kadınlar hakkında bişiler denilcekse ne diceğimizdir.Ufak bir tespitte bulunup gidicem kadınlar günümüz geçlerinin %90 ı tarafından sadece sex yapılan insanlar olarak görülüyor.Bu %90 lık kesim kadınları bir sex nesnesi gibi görüyor.Yani bir silgiyle birşeyi silip sonra silgiyi köşeye bırakmak gibi.Bu ve bu tarz bütün sorunlar çözülmesi için hepimizin insan olduğunun anlaşılması sorunu çözmeye yeter ve artar diye düşünüyorum ve ayrılıyorum.

5 Mart 2012 Pazartesi

Kahvaltının Saati

  2.öğretim olduğumdan kahvaltıyı saat 2 veya 2buçuk gibi yapıyorum.İştahsız sırf okulda aç kalmamamk için yapıyorum.2.öğretimlere hayat çok garip ama daha bir hoş gibi.Ayrıca ne lan bu ölene kadar hayatım okuyarakmı geçcek.Bu kadar.

4 Mart 2012 Pazar

Yeniyim

  Normal olamıcak kadar aklını kaçırmamış bir insanım.Buralarda yeniyim önümüzdeki maçlarda sizden tavsiyeler ve yardım almam gerekebilir o yüzden yardım eyleyin emi.Bazen hikaye bazende güncel yazılar yazabilirim.Bu arada imla kuralları konusunda uyarmayın bilerek öyle yazıyorum.Çünkü bazı imla kurallarını gereksiz buluyorum.Sen kimsinde gereksiz buluyosun diyenler varsa onlara şimdiden şunu söyliyim bazı şeyleri yapabilmek için belirli mevkilere gerek yoktur ya da belirli mevkiler o kişinin şeyinde değildir çok az bir cevap verdim ama bu yeter artar.Herkeze merhaba.